1 Şubat 2010 Pazartesi

1. Sene-i Devriye'mizde PRAG'daydık...


2008 yılının, Ağustos ayının 8. gününde ben ve eşim bir yastıkta kocamak üzere nikah memuru huzurunda imzalarımızı attık. Hem de az bulunur günlerden 08/08/08'de... ve zamanın nasıl hızlı aktığını anlamadan 1 sene oluvermiş bile.

08 Ağustos 2009... 1. sene-i devriyemiz... Bu özel günde güzel bir yerde olmak istedik. Cuma günü yola çıkıp, pazar günü dönebileceğimiz ve aynı zamanda gideceğimiz yerin Stuttgart'a yakın olması tercih sebebimizdi. Alternatifler arasında güzel kıyılarıyla adını çok kez duyduğumuz Hırvatistan - Pula vardı, ancak 8 saatlik yol gözümüzde büyüdü ve biz de Prag'a gitmeye karar verdik.


Prag'a gitme fikri aklımıza Perşembe akşamı geldi. Bunu Cuma gününde yapılan detayli araştırmalar takip etti. Blog yazılarını, özellikle de gezi üzerine olanları okumayı hep çok sevmişimdir. Ve Prag konusunda da bizi en çok aydınlatan gezginlerin yazıları oldu. Derlediğimiz toparladığımız bilgilerle Cuma iş çıkışı düştük yollara...

Uzun ve yorucu bir yoldan sonra, Cuma akşamını otelde kalıp dinlenmeye ayırdık, zira ertesi gün bol yürüyüşlü bir gün olacaktı. Okuduğum yazıların bir çoğunda gördügüm ve daha sonra otel resepsiyonundan da öğrendiğimiz kadarıyla şehirde yürümek zevkli olduğu kadar gerekliymiş de. Bir çok sokak trafiğe kapalıymış. Zaten şehir demir ağlarla örülmüş olduğu için de arabaya çok da gerek yokmuş. Gezilecek yerlerin birbirine yakın olmasının da avantajı var tabi.

Prag, Vlatava nehri tarafından ikiye ayrılıyor. Eski ve yeni şehir nehrin bir tarafında, diğer tarafında ise meşhur kale, Petrini Tepesi ve küçük mahalle (Mala Strana) kalıyor. Biz gezimize Yeni şehir (Nove Mesto)'dan başladık. Çünkü görmeyi istediğimiz yapılardan biri Danseden bina (Tançici Düm) şehrin bu bölümünde yeralıyor. Karlovo Namesti'ye kadar tramvayla gelip haritamızı takip ederek Tançici Dum'a vardık. Bina oldukça ilginç bir mimarıya sahip, sanırım üst katında bir restoran var ancak bunun dışında içi ziyarete açık mı bilmiyoruz. Çünkü biz sadece dışarıdan bakıp birkaç fotoğraf çekmekle yetindik.

Tancici Dum - Danseden Bina
Ulusal Müze - Wenceslas Meydani

Amacımız kısa sürede çok yer görmek olduğu için hemen her blogda okuduğumuz Wenceslas Meydani'nı (Vaclavske Namesti) görmeye gittik. Bulvarın sonunda Ulusal Müze yer alıyor. Meydan boyunca yer alan döviz büroları, büfeler, marketler dışında bir de akşam için bilet satmaya çalışan bar görevlileri ve yoğun turist kalabalığı meydanın vazgeçilmezleri gibi görünüyor.   

Prag'da her yer birbirine çok yakın yürüme mesafesinde, ve yürüyerek aralarda kalmış güzel ve enteresan detayları yakalamak da mümkün. 

Biz buradan eski şehire (Stare Mesto) kadar yürüdük. Ayrıca turist kalabalığının peşine takıldığınızda rahatlıkla yolunuzu bulabiliyorsunuz. Eski şehirde özellikle görmeyi istediğimiz meşhur Astronomik saat (Orloj) bulunuyor, ve her saat başında şovunu sergiliyor. Saatin üzerindeki herbir figürün bir anlamı var ve bu saatin ustasının da ayrıca hüzünlü bir hikayesi olduğu söyleniyor. Ancak her kaynakta farklı detaylar anlatıldığı için hangi hikaye tam doğru bilemiyorum. Ayrıca bu kulenin üzerine çıkıp Prag manzarasını seyretmek de çok zevkli. 

Astronomik Saat - Eski sehir meydani

Astronomik Saat - Eski sehir meydani

Eski şehir meydanın da ayrıca bir çok gezinti aracı görmek mümkün. İsterseniz faytonla, isterseniz old timer otomobillerle, isterseniz 6 kişilik bisikletlerle gezinti yapabilirsiniz.


Kulenin üzerinde seyr-ü sefa ederken  eski sehir meydaninda siralanan evlerin arasinda bir teras katinda bir cafe dikkatimizi çekti. Tam da o sıralarda karnımızdan bir takım sesler gelmekteydı ve adeta hedefe kilitlenip kuleden gördügümüz restorana kadar sürüklendik. Aslında burası uzaktan göründügü gibi sadece bir cafe değil aynı zamanda bir otelin restoranıymış. Otelin adı Hotel U Prince... Teras katında, eski şehir ve astronomik saat manzaraşı eşliğinde şahane yemeğimızi midemize indirdik. Yemekler çok lezzetliydi, tipik Çek mutfakları yoktu sanırım, bizim gözümüze daha çok uluslararası lezzetler takıldı. Hatta ertesi gün öğle yemeği için tekrar buraya geldik ve bu sefer giriş katında yemeğimiz yedik. Kesinlikle tavsiye edilir... 

 
Hotel U Prince'in terasindan eski sehir manzarasi

Açlığımızı ve yorgunluğumuzu attıktan sonra sıra meşhur Karl köprüsünü (Karluv Most) görmeye geldi. Kısa bir yürüyüşten sonra vardığımız köprü çeşitli heykellerle bezenmiş sanat galerisi gibi. Sokak müzisyenleri, ressamlar, karikatüristler, fotoğrafçılar, hediyelik eşya satanlar ve şimdi hatırlayamadığım birçok ayrıntıyla cıvıl cıvıldı köprü. Prag'da özellikle hediyelik eşyalara bayildim. Hele de hatıralıklar çok güzel düşünülmüş. 

  Karl Köprüsü
 
 Karl Köprüsü
 
Karl Köprüsü

Prag'a gitmeden önce okuduğumuz yazılarda köprü üzerinde mutlaka dilek tutunuz diyordu. Biz de kalabalığın dokunduğu her taşın yada heykelin önünde dilek tuttuk:-) umarız gerçekleşir...

Ve derken akşam oluvermişti bile ve biz de romantik bir Prag akşamı için nehir üzerinde gezinti yapan Jazz Boat'a katılmaya karar verdik. Otelimize geri dönüp hazırlandıktan sonra Vlatava Nehri üzerinde şarap eşliğinde keyifli bir müzik şöleni verdik kendimize. 

Vlatava Nehrinde Jazz Boat
Prag'dan Vlatava nehri boyunca gece görüntüleri
  
Prag'dan Vlatava nehri boyunca gece görüntüleri
 Prag'dan Vlatava nehri boyunca gece görüntüleri
Prag'dan Vlatava nehri boyunca gece görüntüleri

Ertesi gün mutlaka görülmesi gerekenler listemizdeki son maddeyi de gerçekleştirmek üzere Prag kalesini görmeye gittik. Ancak Pazar günü öğleden sonra olması nedeniyle çok fazla turist vardı ve kuyruk bekleyemeyeceğimiz kadar uzundu. Bu nedenle kalenin etrafını ve manzarasını fotoğraflayip, yine üzüm bağları ve sokak aralarından aşağıya Kücük mahalleye (Mala Strana) doğru yürüdük. Burada yer alan Kafka müzesine ne yazık ki vakit ayıramadık.

Prag Kalesi
 
Prag kalesinden sehir manzarasi
  
  

Keyifli gezintimiz sona ermek zorundaydı cünkü Pazartesi günü her ikimizin de çalışması gerekiyordu. Bu gezimizde eksik bıraktiğimiz ayrıca Prag civarındaki Terezin kampı, Karlovy Vary ve İskeletli kilise var. Öyle umuyoruz ki bir gün tekrar yolumuz Prag'a düşer ve eksik bıraktığımız yerleri de görebiliriz.


3 yorum :

  1. çok merak edipte henüz gidemediğim yerlerden biri prag. yazınızı çok beğendim resimlerinizi de..ellerinize sağlık gitmiş kadar oldum.. bende beklerim
    http://hayatimyolculuk.blogspot.com.tr/
    sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkür ederim Funda hanim, dilerim cok yakinda bir gün firsat yaratabilirsiniz. Prag gercekten cok güzel bir sehir, seveceginize eminim...
      Sevgiler
      Serap

      Sil
  2. Bu hafta sonu gidiyorum Prag'a, siz yazalı uzun zaman olmuş ama keyifle okudum. Şu anda 2 derece soğukluk var Prag'ta, İstanbul ise lodosun etkisiyle ilkbahar gibi sıcak... Bakalım nasıl geçecek..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...